Enfrokrasi Dijitalleşme ve Demokrasinin Krizi Kitabının Tahlili

 

Kitapta toplumların "Disiplin rejimi" tahakkümünden "Enformasyon rejimi" dönüşümüne nasıl tabi tutuldukları ve bu dönüşümde neleri fark ettirilmeden kaybettikleri anlatılıyor.

 

Küresel gücün, izole ederek ve performans bekleyerek dünyayı gözetlediği yıllardan internet, cep telefonu ve özgürlük adı altında sanal ortamda bir araya getirerek gözetlediği yıllara geçişte hem zihinlerin hem de sosyal kurumların (başta eğitim olmak üzere) nasıl işlemez hâle getirildiğini de daha net görebiliyoruz.

 

Yazarın "şeffaflık-gizlilik" anlayışları hakkında analiz yaparken verdiği "Kâbe örneğinin" bilgi yanlışları içermesi de toplumu enformasyonla kandırmanın/iknâ etmenin somut bir örneği sayılabilir.

 

Enformasyonun "insanın hakikat algısını feda edecek şekilde" çoğalması ile iletişim, kamusal alan gibi birçok kavramın radikal bir şekilde dönüştüğü gerçeğini de satır aralarından fark edebiliyoruz.

 

Yeni bir "izm" olarak dataizmin ve dataistlerin (ki yazar bu fikri Rousseau'ya kadar dayandırıyor) insanın özgür iradesini, siyaset kurumunu  ve değerlerini ortadan kaldırarak hepsini yönetmek istediğini söyleyen yazar BigData'nın bu hedefteki rolünü de analiz ediyor.

 

İnsan ve toplumu yönetme arzusunda olan dataistlerin hedeflerinden bahsederken bu tezgahın arkasında kimlerin ve hangi ideolojilerin olduğundan bahis açmaması kitabın bir eksiği olarak zikredilebilir.

 

Olgusal hakikatlerin ve toplumsal "gerçek"lerin yok olup herkesin "canının istediğini" söylediği bir topluma dönüşün adı olan enfokrasi ve her birimizin bu "gerçeksizlik" içindeki yeri hakkında nitelikli bir okuma yapmak isteyenler için tavsiye ediyoruz.