KAYBOLMUŞ GENÇLERE / Köşe Yazısı - Tuana Gümüş
Tuana Gümüş
Bu yazı kaybolmuş gençlere ithafen yazılmıştır.
“Müslümanlar, Allah'ın yeryüzündeki halifeleridir.”
Üzerinde çokça düşünülmesi, tartışılması, yazılar yazılması hatta herkese detaylıca açıklanması gereken bu sözü içimde tashih ettiğimde güçlü ve ağır bir hakikatle karşı karşıya kaldım: “Olmam gereken şahsiyetle oluştuğum şahsiyet bambaşkaymış…”
Ağır bir hakikatin hemen üzerine çok daha ağır bir hakikatin farkındalığıyla titredi içim: “İslam ümmetinin neredeyse bütün gençleri benim vaziyetimdeymiş…”
Biz kaybolmuşuz kardeşlerim. Hayata imanın penceresinden hiç bakmamış; kariyerin, akademik başarının, para kazanma zevkinin körüklediği hırsın penceresine yapışmışız. Bizi kurtarmak isteyenleri görmezden gelerek dünyevî zevk ve hırslara kendimizi hapsetmişiz. Özümüzü, tarihî kimliğimizi başkalarından okumuş; batılın penceresinden bakarak medeniyetimizi aciz ve zavallı görmüşüz. Parayı, kariyeri, dünyevî başarıyı, nefsin arzularını Allah'ın emirlerine tercih etmişiz. Hayatımızı batılın zihniyetiyle şekillendirmiş, batılı yaşamış, batılı okumuş, batılı anlamış ve batılı anlatmışız. Herbirinin sonunda batılın yeryüzündeki halifeleri olmuşuz…
Yaşam yolunu imanla değil, batılın zihniyetiyle yürüdüğümüz için yoldan saparak kaybolunca yeisin çukurlarına düştük ve çıkmak için sarf ettiğimiz gayretler sonuçsuz kaldı.
Çukurdan çıkabilmemiz için bir elin yardımına ihtiyacımız var ve o el imanın hakikatli elidir. İçine düştüğümüz yeis çukurları karanlıktır, bir kibrit yakarak çukuru aydınlatmalı ve hakikatin uzattığı eli görerek ona tutunabilmeliyiz. Burada kibritimiz, görev ve sorumluluklarımızdır. İman için yerine getirdiğimiz her görev ve sorumluluğumuz bize güç yani kibritimize alev olacaktır. Görev ve sorumluluklarımızı yerine getirdiğimiz ölçüde alevimiz büyüyecek ve yeis çukurlarını aydınlatarak bize uzatılan yardım elini görmemize ve ona tutunarak çıkmamıza yardımcı olacaktır. Bahsettiğimiz görev ve sorumlulukları maddeler hâlinde inceleyelim:
~ Amacımız ve kabiliyetlerimiz, İslamî başarının temelidir.
Bir amaç üzerine, belirli yeteneklerle yaratıldığımızı fark etmeliyiz. Allah, her bir kulunu Halifelik görevini en iyi şekilde yapabilmesi için farklı çağlarda ve farklı kabiliyetlerle yaratmıştır. Kul; amacı ve yeteneklerinin birleşimiyle İslam’ı yeryüzünde yaymak, ümmeti teşkilatlandırmak, zulme karşı adaleti haykırmak için görevlendirilmiştir. Kibriti yakabilmenin ilk aşaması olarak yeteneklerimizi fark etmeli, bir amaç üzerine yaratıldığımızı daima zihnimizde tutmalıyız.
~ İslam yaşamımızla harmanlanmıştır.
Son yüz yıldır, özellikle Müslümanları zehirleyen bir ilke var: “Din ve hayat ayrıdır; din, yalnızca vicdanî bir tercihtir.” Muhalif bir dinin mensupları bu ilkeyi sorgusuz sualsiz kabul edecektir ama yeryüzündeki tek hak dinin mensuplarının bu ilkeye bakışı kesin ve net bir “Kabul etmiyorum!” olmalıdır çünkü İslam her yerdedir: güne başlarken, yürürken, konuşurken, yemek yerken, okula giderken, mesleğimizin gereklerini icra ederken, evlenirken, bir evlat yetiştirirken, arkadaş edinirken, bir kurumu veya devleti yönetirken Müslüman’ın ne yapacağı açık ifadelerle belirlidir. Bunlar gibi birçok örneğe bakarak şu sonuca ulaşıyoruz: “Kulun yaşamıyla harmanlanacak şekilde vahyedilen ve yaşamın her alanında ilkelere sahip olan hak dinin yaşmadan ayrı olması düşünülemez, düşündürülemez.”
~ İlim ve kitaplar bizim yitik malımızdır.
Kibritimizi yakabilmemiz için yapmamız gereken temel görev ve sorumluluklarımızdan birisi batılın her toprağa her insana ulaştığı 21. yüzyılda imanımızı muhafaza etmektir. Bunun için ilmi ve kitapları yitik malımız olarak görmeli, çok okumalıyız. Tarihî kimliğimizin ve medeniyetimizin hakikatlerini ancak kitap sayfalarının arasında bulabiliriz. Geleceği imar etmekle görevlendirilmiş bizler önce geçmişimizi çok iyi öğrenmeliyiz. Buradaki hassas nokta okuduğumuz kaynakların doğruluğundan emin olmaktır; İslam medeniyetini Batı’dan veya Batı zihniyetli Müslüman görünümlülerden okumamaya dikkat etmek önemlidir. Bizim okuyarak, araştırarak, dinleyerek imanın pencerelerini açıp İslam’ın havasını solumaya olan ihtiyacımız büyüktür. İlkemiz, okuyup bilinçlenerek Halifeliğimizi yerine getirmektir.
~ Komaya girmiş İslam âlemini uyandırmalıyız.
Mevcut düzendeki gerçekleri fark etmeliyiz. Hz. Muhammed’in ümmeti komaya girmiş bir vaziyette. Her türlü sarsıcı etkiye maruz kalmış ama uyanmamakta direnen, komada bir ümmetle karşı karşıyayız… Batı, bazı İslam ülkelerinin topraklarını sömürürken Türkiye'nin imanını, iman üzere doğan çocuklarının fikirlerini sömürmektedir. Batı’nın tek amacı çağdaşlık kostümünü giyerek bir Müslüman’ı daha kendi medeniyetine hayran bırakarak komaya sürüklemektir çünkü sömürünün her türlüsünü reddeden İslam ve mensupları, Batı’nın en büyük düşmanıdır. Güncel bir örnek üzerinden konuya açıklık getirelim: 20 milyon Yahudi tarafından işgal edilen Filistin’in topraklarındaki soykırımı, tam 2 milyar Müslüman durduramamakta, aciz ve sessiz kınamalarla yetinmektedir. Biz gençler, komaya girmiş İslam âlemini uyandıracak potansiyele sahip küçük bir ümmetiz. Bunu kısa sürede gerçekleşecek bir hedef olarak görmüyor; uzun, zor ve aşamalı bir süreç olarak nitelendiriyorum. 21. yüzyılda yaşayan genç Müslümanlar yani bizler, kendinden bir sonraki nesli daha büyük daha güçlü ve daha bilinçli olarak yetiştirebilecek potansiyelde olan küçük bir ümmetiz. Bizler, her yeni gelen nesille daha çok büyüyecek, komaya girenleri bir bir uyandırcak veya komaya girmelerine engel olacak bir ümmetin temeliyiz. Bu ümmet belki 5, belki 10 nesil sonra yetişecek ama bu ümmetin yetişebilmesi için temeli oluşturan bizlere çok iş düşmekte: uzun, aşamalı ve zahmetli bir görev üstlendiğimizin bilinciyle, gerçekçi bir fikir yapısıyla, yalnızca Allah'ın rızasını gözeterek sabırla ve disiplinle çalışmamız İslam âlemini komadan uyandırabilmemiz için ilk ve büyük vuruş olacaktır.
Ümmeti uyandıracak ilk vuruşu yapabilmemiz için kendimin ve kardeşlerimin görev - sorumluluklarımızı yerine getirmemiz, yeis çukurlarını aydınlatacak kibriti yakabilmemiz, imanın hakikatli elini tutarak çukurlardan çıkabilmemiz ve yolumuzu bularak iman adına ilerleyebilmemiz duasıyla…
Bu yazı toplam 603 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
- KAYBOLMUŞ GENÇLERE 10 Ocak 2024 Çarşamba 22:34
- MÜSLÜMANCA (KÖKLÜ) DEĞİŞİKLİK8 Kasım 2023 Çarşamba 20:50
- MÜSLÜMANCA DÜŞÜNME ÜZERİNE DENEMELER'E DAİR NOTLAR 6 Ekim 2023 Cuma 22:13
- BAŞYAZIELEKLERDEN ELENECEKSİN
- MOLLA NÛRANİBİR İSLAMCI'NIN GAZETELERLE İMTİHANI
- GERÇEK EDİTÖRİMTİHAN MI DEDİNİZ?!
- Ayşe Zehra HanDEVRİMCİ BİR MEKTEP: NECİP FAZIL KISAKÜREK
- Melek BellibaşDÜNDEN BUGÜNE FİLİSTİN VE BOYKOT
- Ömer Faruk KaplanToplumun Dinamikleri
- Akif Akman “HİÇ ŞÜPHESİZ BATIL SÜREKLİ YOK OLUCUDUR”
- Nazlı ŞahinMEVZU FİLİSTİN Mİ YOKSA KAHRAMAN OLMAK MI?
- Bilal KarakurtBİZE HEYECANLI ADAM LAZIM
- EDİTÖREDİTÖR'DEN
- Evin KayaKALEMİ KAMBURLAŞAN ŞAİR: AHMET SEZAİ KARAKOÇ
- Sümeyye Sultan YıldırımÖZGÜRLÜĞÜMÜZE
- Zeynep KarakurtMÜSLÜMANLARIN DNA'SI: DİRİLİŞ NESLİNİN AMENTÜSÜ
- Zehra AkgülYAŞAYAN ÖLÜLER VAR MIDIR ACABA?
- ANCUZÎSOFİ AHMET'İN KULAKLARI ÇINLASIN
- Harun KaraaslanoğluBUZ DAĞININ ŞAİRİ: CAHİT ZARİFOĞLU
- Sarenur Çelik BATAKLIĞA BATIRAN MECRALAR
- Firdevs Berfin AkgülSİYONİZM VE KÖKENİ
- Sümeyye Sultan YıldırımMÜSLÜMAN GENÇ KIZLARA KİTABI TAHLİLİ
- Betül ÜlküANTİBİYOTİKLER
- Salih ESKİTAŞAYNI DÜNYADA YAŞAMAK
- Rabia Tuana BakırcıOKUYUP VARIYORUM
- Bilal AKGÜLSELAHADDİN OLMA KENDİN OL
- Tuana GümüşMÜSLÜMANCA (KÖKLÜ) DEĞİŞİKLİK
- Furkan KayanGazali'nin Ahlâk ve Eğitim Anlayışı
- Tuana Gümüş KAYBOLMUŞ GENÇLERE
- Muhammed PolatASILLARIN ASLINA DÖNÜŞ:DİRİLİŞ
İMSAK | GÜNEŞ | ÖĞLE | İKİNDİ | AKŞAM | YATSI |
04:22 | 05:44 | 11:45 | 14:58 | 17:34 | 18:49 |