KUDÜS YAZILARI
Beş Cephe
Kudüs'e her gidişimde, şehrin Filistinli halkının gözlerindeki direnç ve umut beni hayran bırakır. Yaşanan onca şeye rağmen ayakta kalmayı bilen, boyun eğmeyen, en sıkıntılı anlarda bile yüzüne bir tebessüm kondurabilen insanlardır gördüğüm. Kendilerine yakıştırdıkları "Makdisî" unvanını, kutsiyet kelimesinin bütün çağrışımlarıyla üzerlerinde taşırlar.
2021 yılı ramazan ayında, İsrail'in Filistinlilere saldırıları sırasında Kudüs'ten yansıyan her fotoğraf ve videoda istisnasız yine aynı direnci ve umudu gördüm. Onlarca asker üstünüze çullanırken veya bileğinize kelepçe takarken gülebilir misiniz? Şehitleriniz varken bile yumruğunuzu sıkıp dik durabilir misiniz? İşgalcilerin ibadethanenin içine savurduğu bomba kapsüllerini toplayıp Aksa silueti yaparak başında poz verebilir misiniz? Sabah kavga-kıyamet çatışmaya girip, akşam sanki hiçbir şey olmamış gibi sükunet ve sekinetle teravih için saf tutabilir misiniz?
Kudüslü gençler hepsini yaptı.
Kudüs'ün Müslüman halkı ve özellikle de gençleri, beş ayrı cephede beş ayrı realiteyle göğüs göğüse mücadele ediyor. Şimdi de sırasıyla onlara bakalım:
1. İsrail İşgali
1967'den bu yana şehri işgal altında tutan ve ilmeği her geçen gün biraz daha daraltan İsrail, Kudüs'ü bilhassa üç noktadan sıkıştırıyor: Mescid-i Aksa Külliyesi, kuzeydeki Şeyh Cerrah Mahallesi ve güneydeki Silvan Mahallesi. Kudüslüler, Siyonizm'in şehirlerine yönelik bütün planlarından haberdar olarak, kuşatılan her yerde gece-gündüz tetikte bekliyor.
2. İsrail İç Siyaseti
Şahit olduğumuz manzarada, İsrail iç siyasetindeki parçalanmışlığın rolü çok büyük. Kendi iç çatışmalarını gözlerden kaçırmak ve Yahudi kamuoyunu "Arap tehlikesi"ne odaklamak isteyen İsrail devlet aklı, hıncını Müslümanlardan çıkarmaya çalışıyor. İki yıl içinde dördüncü seçimin yapıldığı, ancak krizin çözülemediği İsrail' de, Benyamin Netanyahu da hakkında açılan yolsuzluk davalarından kurtulmanın çaresini Filistinlilerin kanını dökmeye bağlamış durumda.
3. Dezenformasyon
Filistin’in haklı davasının dünyaya anlatılması, bugün adeta işgalin bizatihi kendisi kadar zor ve girift bir meseledir. Reuters’tan New York Times’a, dünyanın “anlı şanlı” medya organları gözümüzün önünde yaşananları çarpıtarak sunarken, Filistinli gençler aynı zamanda sosyal medyadaki yalanlarla ve suçlamalarla da uğraşıyor. İsrail’i eleştiren herkesi “antisemitist” veya “Arapçı” ilan ederek boğmaya çalışan Siyonist propagandanın şuurlu veya şuursuz uzantıları, Kudüs’le ilgili her konuyu farklı şekillerde itibarsızlaştırma peşinde. Bunların Türkiye ayağında da var üstelik. Argümanları pek çeşitli: “Doğu Türkistan için sesiniz neden çıkmıyor?” (oysa çıkıyor), “Sizin ki Arap hayranlığı” (hayır, Kudüs bizim için kimlik meselesi), “Kudüs’ü dini duygular için istismar eden İslamcılar...” (Kudüs’te esas dini istismarı Yahudiler yapıyor).
4. İslâm Dünyasının Sessizliği
Türkiye’nin -halk ve devlet olarak- atmaya çalıştığı bazı adımlara ve uluslararası kamuoyunu harekete geçirme yönündeki sürekli gayretlerine rağmen, İslâm dünyasının Kudüs ve Filistin’le ilgili yaygın bir ölüm sessizliği gözlemleniyor. Konunun artık kitleleri bıktırması mı, siyasetin problemi çözemeyeceğine dair yerleşik inanç mı, başka sorunlar yüzünden Kudüs'e teveccühün zayıflaması mı...
Sebep her ne olursa olsun, manzara bu. Kudüslü gençler, üzerine ölü toprağı serpilmiş bir “ümmet” adına da direniyor orada. Kudüs’ü bir avuç Kudüslü savunuyor.
5. Araplar Arasındaki Kavga ve Rekabet
Kudüslülerin çarpışmak durumunda kaldığı son realite de, Araplar arasındaki bitmek bilmeyen rekabet ve düşmanlıklar. Geçtiğimiz yüzyıldan bu yana, Mescid-i Aksâ başta olmak üzere Doğu Kudüs’te Müslümanlara ait bütün tarihi ve manevi mekânların fiili kontrolü Ürdün Krallığı’nın elinde. Son birkaç yıldır -bilhassa 2017’den itibaren- ise, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’ın başını çektiği yeni bir inisiyatif, Ürdün’ün elinden bu imtiyazı almak ve Kudüs’teki üstünlüğü ele geçirmek için el altından büyük bir mücadele veriyor. Kudüs’te İsrail’in körüklediği her gerilim, aslında Ürdün Kralı Abdullah’ın elini zayıflatma amacını da gözetiyor. Uluslararası kamuoyuna ve Arap dünyasına, “Ürdün bu işi beceremiyor, Filistin’de işler kontrolden çıkacak” mesajını vermek istiyorlar. Kudüslü gençler, bir de bu iç gerilimin muhatabı haline getiriliyor.
Kudüs’te yaşananları seyrederken, aslında Arap ve İslâm dünyasının hâl-i pürmelaline dair dört başı mamur bir özeti de seyretmiş oluyoruz velhasıl.
Taha Kılınç
(Alıntı)

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
| İMSAK | GÜNEŞ | ÖĞLE | İKİNDİ | AKŞAM | YATSI |
| 04:22 | 05:44 | 11:45 | 14:58 | 17:34 | 18:49 |
