"BİR SİYAH BİR BEYAZ" KİTABI TAHLİLİ

Bırakın bir kitabı, yüzlerce cilde bile sığmayacak iki yaşam öyküsünü derleyen bu nacizane eserde her satırı okumaya doyamadım.
Hikayenin ele alınıș biçimi, sanki bir büyüğünüzün ağzından bir anısını dinlermişcesine samimi, çok sevdiği ve hasretiyle yanıp tutuștuğu bir dostunu anlatırcasına büyüleyiciydi. Yormayan üslubu ve akıcı anlatımı ile soluksuz bir okuma sağlarken aynı zamanda az söz ile çok şey anlatarak zihninizi derin manalarla süsleyen bir eser. Bir içim su misali fakat saatler sonra içilmiş o rahatlatıcı bir içim su, saatlerce şükrettirecek bir içim su…
Dava yolundaki bir siyah olan “Musa Bangura”. Hristiyan bir ailede doğmuş ve küçük yaştan itibaren onu papazlığa hazırlayan sıkı eğitimlerden geçmişti. Kendini görevine adamış ve çok iyi bir papaz olmuştu. Sierra Leone’de Hristiyanlığı hız kesmeden yayıyordu. Çok zekiydi, her zaman gençler ile kaleyi içten feth edebileceğini farkındaydı. Tam planları yolundayken, bir gece bir rüya görür ve kan ter içerisinde uyanır. Rüyasında birisi ona yanlışı yaydığını, derhal doğruya yönelip tövbe etmesi gerektiğini söylüyordu. Musa Bangura buna bir anlam veremez ve o bölgedeki tanıdığı bir Müslüman arkadaşına bu durumu anlatır. Musa rüyasını anlatırken korku ve endişe içerisindedir fakat Müslüman arkadaşı onu dinledikçe gülümsemesini genişletiyordur. Musa'ya korkmaması gerektiğini aksine Allah'ın araya aracı koymadan onunla direkt konuştuğu için şükretmesi ve İslam'a kavuşması gerektiğini söyler. Musa arkadaşının yanından ayrılır fakat aklı hâlâ oradadır. Bu çelişki günlerce devam ederken bir gece Musa Müslüman olmaya karar verir. Çok araştırmış ve hakikate kavuşmuştur. Aynı arkadaşının yanına giderek şehadet getirir, o gün camide öğle namazında katıldığı cemaat öncesinde Hristiyanlığı anlatmak için kapılarını çaldığı insanlardır. Gün gelir devran döner Mark Moses Bangura olur Musa Bangura. Müslüman olunca adını değiştirmiştir. Eski hayatından hiçbir iz bırakmadan İslam ile yeniden doğmuştur adeta. Çağımızın Musab bin Umeyr'i Musa Bangura…
Kendisi hakikate kavuştuktan sonra yaşadığı hiçbir zorluğa aldırmadan binlerce insanın İslam'la buluşmasına vesile oldu. Birçok ruh kurtardı. Dertlere derman, yaralara merhem oldu. Allah her Müslümana bir başka Müslümandan sorumlu olma şerefini versin inşallah.
E şimdi sorar insan, sen bir siyahı anlattın bir de beyaz yok muydu diye. Elbette var.
Hemde öyle bir varki biyografisinden alabileceğim dersler ile daha iyi bir insan, Müslüman olabileceğim derecede var.
Gülseren Gümüş, engelsiz engelli… Kemik erimesi hastası. Doktorların ona biçtiği 10 yılı üçe katlamış, işlev gören sadece üç parmağı olmasına rağmen 3 kitap yazmış, nicelerinin sahip olamadığı takva boyutunu așmıştı. “Derdi olanın derneği olurmuș.” diyerek Güldeste'yi kurmuş, nicelerine umut olmuştu. Yatakta ölümü beklemeyi reddetmiş, “Bedenim zaten ayakta duramıyor, ben eceli ruhum, zihnim ve kalbim dimdik ayakta bekleyeceğim.” anlayışını benimsemişti. Allah her birimize Ümmet için faydalı birer çalışkan arı olmayı nasip etsin inşallah.
Farklı dillerde çok güzel sözler söylenir fakat tercüme eksikliğinden yerine oturtamıyorum, yine de söyleyeyim. Bahane torbası dolmaz kardeşlerim. Çalışmak istemeyene bahane çok.
Sen yeter ki Allah için yola çık, yol açık…

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İMSAK | GÜNEŞ | ÖĞLE | İKİNDİ | AKŞAM | YATSI |
04:22 | 05:44 | 11:45 | 14:58 | 17:34 | 18:49 |